Yeni yılın ilk yazısında gelecekten bahsetmek sanırım en doğrusu. Elbette yılın ilk günlerinde, kendileri de siyasi söylemleri de birkaç yüzyıl geride olanlardan ve yaptıklarından bahsetmek anlamlı olmayacak. Yine de yaptıklarını Allah’ın yaptırdığını iddia edecek kadar kendilerini kaybedenler, ekonominin durumunu anlamak için gözlerinin içine bakılmasını tavsiye edenler, kendisine yapılan en küçük eleştiride soluğu mahkemede alıp siyasi rakiplerine ağır hakaretlerde bulunmakta beis görmeyenler insanın aklına takılıyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi ekonomik durumun iyi olduğu, belirlenen asgari ücretle emekçilerin enflasyona ezdirilmediği, 2021 yılının çok iyi geçtiği masallarının sabahında elektriğe, doğalgaza, akaryakıta ve bilumum mala yapılan zam haberleriyle uyanmak da insanı geleceğe dair konuşmaktan alıkoyuyor.

Tüm bunlara rağmen gözlerimizi giden yıla ve artık gücünü de inandırıcılığını da sorunları çözme yeteneğini de kaybetmiş siyasi iktidara çevirmenin çok anlamı yok. Mademki takvimler yeni bir yıla girdiğimizi gösteriyor o halde dünü değil geleceği konuşmak, Mevlana’nın öğütlediği gibi “düne ait ne varsa dünde” kaldığını bilip “şimdi yeni şeyler söylemek” gerekiyor.

Yeni bir yıla girmek geleceğe dair umutlarımızı dile getirmeye vesile oluyor. Ancak yeni yıldan beklentilerimizi saymak yerine yeni yılın bizden neler beklediğini düşünmek daha doğru olmaz mı? Öyle ya takvimlerin yeni bir yılı göstermesi istek ve beklentilerimizin kendiliğinden gerçekleşeceği anlamına gelmiyor ve bunların gerçek olabilmesi için bizim yapmamız gereken şeyler var. Zira tarihin tekeri daima ileriye doğru dönerse de o teker kendiliğinden dönmüyor.

2022 yılı bizden daha çok çalışmamızı ve daha çok konuşmamızı bekliyor. Bizi çalışmaktan, konuşmaktan alıkoyan baskılara ve her şeye rağmen daha çok çalışmalı, fikirlerimizi daha çok dile getirmeliyiz. Sözümüzü yankı odalarında, kendimiz gibi düşünenlere değil herkese özellikle bizim gibi düşünmeyenlere söylemeli, en az söylediğimiz kadar birbirimizi dinlemeliyiz. Sözümüzü söylerken en doğru kelimeleri bulmalıyız. Kutuplaştırmadan, bölünmeden şikâyet ederken kutuplaştırmanın tarafı olmadan, bizim gibi düşünmeyenlere saygı duymayı, onlarla doğru iletişim kurmayı becerebilmeliyiz.

2022 yılı bizden daha çok dayanışma göstermemizi bekliyor. Sadece kendimizden saydıklarımızla değil herkesle. Ayrıldığımız yönleri değil birleştiğimiz yönleri öne çıkararak, hepimizin bu ülkenin eşit yurttaşı olduğunu bilerek, birilerinin mutsuz ve yoksul olduğu bir ülkede kimsenin yeterince mutlu ve zengin olmayacağını hatırlayarak hareket etmeliyiz. Farklılıklarımızın bizi ayıran ve zayıflatan değil güçlendiren şeyler olduğunu, farklılıklarımızın birbirimizi tamamlamaya yaradığını hep akılda tutmalıyız.

2022 yılı bizden adalet talebimizi yükseltmemizi, önce bizim adil davranmamızı bekliyor. Hak, hukuk ve adaleti sadece kendimize, bizim gibi olanlara değil herkese sağlamadıkça toplumsal adaletin gerçekleşmeyeceğini bilmeliyiz. Daha adil bir dünyanın sözlerle değil eylemle mümkün olduğunu hatırda tutarak önce kendimizin adil olmasından işe başlamalı, sonra adalet talep etmeli, haksızlık karşısında suskun kalmamalıyız.

Bütün beklentileri karşılamak zor ve 2022 yılında da her şey istediğimiz gibi olmayacak elbette. Ancak gelen yıldan sadece bir şey isteyen ve bekleyen değil beklentilerimizin gerçekleşmesi için çaba sarf eden olursak her şeyi değilse de bazı şeyleri değiştirmek mümkün olacaktır. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına bir yıl kala elimizden ne gelirse yapacak yapamadıklarımız için 2023 yılıyla randevulaşacağız.