Geçen gün TÜİK 2020 yılının Aralık ayının ihracat rakamlarını açıkladı. Televizyonda Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ı izledim, dedi ki; “Aralık ayında tüm zamanların ihracat rekorunu kırdık.” Dinlediğiniz zaman bakıyorsunuz uçacak gibisiniz, ülke uçuyor, Avrupa bakıyor.

Evet, iddia doğru. Aralık ayı ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 16 artışla 17.8 milyar dolara ulaştı. Evet, bu rakam şu ana dek ulaşılan en yüksek aylık ihracat. Bu ticaretin bir de ithalat tarafı var: Aralık ithalatı ise yüzde 12’ye yakın artışla 22.4 milyar dolara yükseldi. Bu da son 36 ayın en yüksek ithalatı.

2020 yılına genel olarak bakıldığında, toplam ihracat yüzde 6.3 geriledi, 169.5 milyar dolar oldu. İthalat da yüzde 4.3 arttı, 219.4 milyar dolar oldu. İhracat düşerken ithalat arttı.

Dış ticaret açığımız yüzde 69 artışla 49.9 milyar dolar oldu. İşte önemli rakam burada: 2020’de dış ticarette 50 milyar dolar açık verdik.

Bakanlar ve köşe yazarları, TV ekonomistleri bilgi verirken altın ithalatı dışında ihracatın ithalatı karşılama oranı şöyle, böyle diyor. 2020’de altın ithalatı 25 milyar. Bu rakamı çıkartırsanız dış ticaret açığımız yarı yarıya düşer. Peki, altın mal değil mi? Onu rezervlere koyuyoruz da artı değer mi oluyor? Reza Zarrab efendi ithalat yaparken hesaba girmiyordu ama!

Sonuçta tabii ki pandemi etkisiyle ihracatımız azaldı ama tüketim toplumu olarak üretemediğimiz ürünleri ithal ettik. İthalatımız arttı, artmaya devam da edecek. Piyasada satılan malların, tarım ürünlerinin çok azını burada üretiyoruz. Pirinçten, buğdaya, nebati yağ için bitkisel çekirdekten toplu iğneye kadar ithal ediyoruz. Saman ithalatına bile komik gerek buluyor yöneticilerimiz. Her yer yemyeşil otlaklarla doluymuş gibi bazı valiler otlaklardan hayvan başına para da aldılar.

Devlet hazinesine para toplayacağım derken altın yumurtlayan tavukları kestiler. Bitkisel yağ, ayçiçeği yağı 7 liradan 16 liraya çıktı.

2021 yılı en ucuz yağ olan ayçiçeği yağı başta olmak üzere vatandaşın cebinin boşaltıldığı yıl olacak.

Dünya Gazetesi Araştırma Müdürü Bader Arslan’ın bir notunu gördüm: “Daha birkaç yıl önce 1.6 dolara çıkan kilogram satış fiyatlarımız 2020’de 1.1 dolara kadar düştü.”

İhraç edilen malların toplam değerinin ihraç edilen malların toplam ağırlığına, kilo cinsinden bölünmesi ile bulunan fiyattır, kilogram satış fiyatı. Diyelim ki 225 bin liralık bir araç ihraç ediyoruz, ağırlığı 2000 kg olsun, Doların ortalama değeri de 7 buçuk lira olsun. Hesabın sonunda aracın kilogram satış fiyatı 15 dolar olur. İnşaat demiri satıyor olsak, kilogram satış fiyatı bir Doların altında olur.  Oysa Apple iPhone alıyorsunuz, 200 gramı 12 bin TL, yani bin 500 dolar. Kilo fiyatı 6 bin Dolara gelir.

Teknolojik ürününüz yolsa, domates biber patlıcan ile memleket kalkınmaz. Bazı ihracatçılar kalkınır ama vatandaş pazarda kilo ile değil yarım kilo, 250 gramla tarımsal ürün alır.

Salgının önü alınmadığı sürece, turizm gelirleri ülkemiz büyük darbe vuruyor. Turist sadece ulusal bütçeye döviz girdisi yönüyle değil, aynı zamanda çok yönlü personel istihdamı açısından da çok önemli, buna bir de yerelden alınan sebze, meyve, meşrubat gibi yiyecek ve içecekleri de eklersek piyasadaki rolü anlaşılır.

Kilo başına ihracat rakamına bakarsak, teknolojik ürünlere yatırım yapan sanayicinin desteklenmesinin şart olduğunu görürüz.

Basit iç siyaset tartışmaları ülkedeki “politika sahnesinin” doğal bir ürünü olabilir. Teknoloji üreten kurumlarımız olmaz ise, siyasetin dili daha da keskinleşecektir. Aşılarla pandemi konusunda bir gelişme sağlanmaz ise, yılın ikinci yarısı daha da gergin geçecektir.