İzmir şu sıralar, özellikle de geride bıraktığımız on gün içerisinde kendine has bir gündem yerine Türkiye gündeminin İzmir'e yansımalarını konuşuyor. Ülke gerçekliğini bir kenara bırakarak şehir gündemini konuşmak elbette olanaksız ancak sözünü ettiğim, şehrin kendine ait gündeminin arka planda kalması. Hemen hemen birçok STK şu anda sadece Barış Pınarı'na destek açıklaması yapmak ile meşgul.

Demokratik  kitle örgütlerini bunun dışında tutuyorum elbette.

İzmir’de bir süredir gündemin gerilerinde Çeşme, Dikili ve Seferihisar açıklarında özellikle Suriyeli ve Afgan göçmenler Ege Denizi açıklarında sahil güvenlik ekiplerince yakalanması yer alıyor. Takip edenler bilir Suriye’de başlayan iç savaşla birlikte İzmir ve İzmir gibi batıda yer alan şehirlerde hemen hemen rutinleşen bir durum bu. Bu duruma karşı ise ‘Barış Harekatı’na destek vermek için birbirleri ile yarışan kurum ve kişilerin ne adını ne de izini görebildik, görebiliyoruz. O sınıra ağzının suyu akarak bakanlar, bu sınırdan geçen açları görmemeyi tercih ettiler.

ORHAN AYDIN İLE KONUŞTUM

Sanatçı Orhan Aydın’a Erdoğan’a ‘diktatör bozuntusu’ dediği için 11 ay 20 gün hapis cezası verildi. Ceza onaylandı.  Haberi görmemle telefona sarılmam bir oldu. Orhan Aydın’a ulaştım. Kendisi de sürecin detaylarını İz Gazete’deki köşesinde dile getirecektir. Kendisiyle yaptığım görüşmede onaylanan cezanın ardından hala aynı noktada durduğu da açık. Ben bu kararın kabul edilebilir olmadığını ve muhakkak ki yanlıştan dönüleceği fikrindeyim.

İz Gazete okurlarına selamlarını ileten Orhan Aydın’ın  yaptığı açıklama ise şu şekilde:

“2 Temmuz 1993 insalığın gözyaşlarıdır. Orada yakılanlar arkadaşlarımdır. Yaşadığım sürece onların anısı önünde hep saygıyla eğileceğim gibi hem azmettircilerine hem koruyucularına hem de bu davayı aklayanlara karşı mücadele edeceğimin bilinmesini isterim. Sevgiler”

HALK TAŞIT YARIM MI KALDI?

Kapanış parantezini de İzmir'de ulaşıma yapılan zamma ilişkin açmak istiyorum. Daha önce İstanbul'da ve Ankara'da bu zamlar yapılmıştı. Bundan bir ay önceki yazımda Soyer'in ekonomide yaşanan zor günlere istinaden ulaşımda zamma gidebileceğini belirttiğini hatırlatmış, ancak yapılan zamdan tıpkı İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı gibi öğrencileri muaf tutulması gerektiğini yazmıştım. Beklenen zam geldi. 1 Kasım tarihinden itibaren toplu ulaşımı zamlı tarife üzerinden kullanacağız. Öğrenciler hariç elbette. Öğrencilerin tarifesi 1 lira 64 kuruşa çekildi. Ancak insan sevinse mi üzülse mi bilemiyor...

Ha birde unutmadan... Geçtiğimiz gün Basmane tarafında bulunan bilboardlarda ‘Halk Taşıt uygulamasının reklamları vardı. Bir zamanlar çok sevdiğin ancak artık pek de bir şey paylaşamadığın eski bir dostun gülümsemesini andırırcasına dişlerini gösterdi bana...