İzmir’de 1 Mayıs sabahının erken saatleri. Fuarda bir anıt, kaidesinde bir yazı : “Kültürpark yapımında emeği geçen (ölen) atlar için”. Yıl 1940.

Ülkemizdeki ilk 1 Mayıs kutlamalarının yapıldığı alandan yürüyerek geldim anıta. Bakın ne demekte 1906 tarihli bir belge : “1 Mayıs Dünya İşçileri Bayramı münasebetiyle amele kıraathaneleri civarındaki tren istasyonu mevkiinde toplantı ve gösteri vardır.” 
Geldik bugüne;

1 Mayıs’ta eksik yanımız: Mülteciler, sığınmacılar, Suriyeliler...

Dile kolay, 13,6 milyon insanın; çoluk, çocuk, kadın, erkek sadece tek bir ülkeden, savaş ve çatışmalar nedeni ile evinden, barkından hatta ülkesinden olması: Suriye...

Dün 1 Mayıs’tı, muhtemelen ekseriyetimiz onları alanlarda gör(e)medi. Şimdi onların milyonlarcası kapı komşumuz: ‘Bilmesek de duymasak da. Oysa onların kadını, erkeği, çocuğu bilcümle ucuz ve genelde kayıt dışı işgücü bu ülkenin. Onlar bu 1 Mayıs’ta sendikal örgütlenme, insanca çalışma koşullarının çok uzağındalar. Onlar tanımsızlarımız: ne mülteci ne sığınmacı ne de yurttaş! Onlar “en” suskunlarımız. Onlar “yerli” işçilerin olası hak taleplerinde sistemin ekonomik ve siyasal “rehineleri”. 

1 Mayıs’ta bir yanımız eksikti: Suriyeli İzmirlilerin ekseriyeti dün miting alanında yoktu. Muhtemelen İstanbul, Antep, Ankara, Diyarbakır, Mersin, Bursa ve cümle illerde olduğu gibi. 

Suriyeli ve diğer mültecilere karşı ekseriyet ne hissediyor sahi? “Acıma, aşağılama, linç?” Geldik bugüne, 1 Mayıs: Ya dayanışma? Oysa onlar en yoksullarımız, en fazla sömürülenlerimiz. Çoğunluğu Suriyeli olmak üzere “88’i göçmen/mülteci işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi son bir yılda” farkında mıyız?

1 Mayıs’ta eksik yanımız: ‘Kürt illerinden’ tüm ülkeye yol alan gündelikçi tarım işçileri. Dün ‘örgütlü olarak’ miting alanlarında onlar da yoktu. Aileleri ile milyonu aşkın insanımız tarım alanında ucuz işgücü olarak yollara çıktı bile. Çocuklar karne alamadan yine yollarda.

1 Mayıs’ta eksik yanımız: İşçi cinayetlerinde yine binlerce emekçi öldürüldü. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi 2017 iş cinayetleri raporuna göre tam 2 bin 6 işçi yaşamını yitirdi geçtiğimiz yıl. Üstelik OHAL döneminde katmerleşmiş, hasılı iş cinayetlerinde yüzde 10 artış yaşanmış 2017’de. Üstelik 18’i daha çocuk.

1 Mayıs’ta eksik yanımız: Tarım ve inşaat emekçileri, örgütlülükleri en az olanlarımız. 2017’de iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçilerin “453’ü inşaat, 385’i tarım iş kolunda çalışıyordu. Yani iş cinayetlerinin yaklaşık yüzde 41’i  emekçilerin en az örgütlü olduğu bu iki iş kolunda.

1 Mayıs’ta eksik yanımız: İnsan hakları, barış.

1 Mayıs’ta eksik yanımız: Yaşam hakkı bağlamında çalışma hakkı.

Evet, bu 1 Mayıs’ta eksiklerimiz vardı yine, ama umudumuz baki. Mehmet Uzun’un deyişiyle “umut imkansız bir sevda değil, imkansızı gerçeğe dönüştürecek bir yol haritası” öyle değil mi? ‘Umut’ yol haritası kılınabildiğinde en hasından devrimci bir duruş.

İzmir’de 1 Mayıs kortejinin toplanma noktalarından birisi Konak diğeri fuar civarıdır. İşte o Konak’ta belediyenin hemen yakınında işi / aşı için bir işçi açlık grevinde. “İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZENERJİ firmasında çalışırken kadro ve ilave tediye davası açtığı için 258 işçiyle birlikte işten atılması” sonrası başladığı açlık grevinde 170. güne ulaştı Mahir Kılıç. Nedeni, niçini, sendikasının yaklaşımı elbette önemli ama solmak üzere olan bir yaşamın yanında anlamsızlaşıyor. 

İzmir, ülkenin demokrasi ve emek tarihinde önemli bir kent. O İzmir ki Kültürpark’ın yapım aşamasında moloz taşırken ölen atlar için 1940 yılında dönemin belediye başkanı Dr. Behçet Uz tarafından fuar alanına vefa / emeğe saygı bağlamında bir anıt yaptırılmıştı. O İzmir ki; bu coğrafyanın ilk 1 Mayıs toplantısına ev sahipliği yapmıştı. İşte o İzmir’de, iş / aş için açlık grevinde 170. güne giren bir yaşamın varlığı ‘ama / fakatlardan’ azade hepimizi rahatsız edebilmeli. Belediye  geçmişin mirasını sürdürmeli. Henüz vakit varken belediyeler, emek ve demokrasi güçleri çözüm üretebilmeli. Üretebilsin ki en yufka yerimiz, yüreğimizin bir yanı daha eksilmesin.

Bir yanımız eksikse, diğer yanımız dünden yarına daha fazla birlik, dayanışma, diyalog, müzakere ve mücadele olmalı.

Sağlıcakla kalın.

Editör: Haber Merkezi