“Hayata bisiklet üzerinden bakmak” ne demek ya da hayata bisiklet üzerinden bakınca neler görünüyor, neler öncelikli hale geliyor, nelere dikkat ediliyor? 

""

Bisikletin üzerine ilk bindiğinizde ve ilerlemeye başladığınızda verdiğiniz ile aldığınız arasında bir denge bir adalet bir tutarlılık olduğunu görüyorsunuz. Verdiğinizin karşılığında aldığınızın/alabileceğinizi belli olması ve buna rıza göstermeniz size sınırlarınızı, kapasitenizi ve insan olarak aslında ne olup ne olamayacağınızı görmenizi sağlıyor. Öyle kibir, böbürlenme, hani şu evrende aslında bir kum tanesi bile olmama durumunu bir türlü algılayamama durumu yok bisiklet üzerinde. Ne iseniz osunuz. Bu sebeple iki bisikletli arasında bir yerden bir yere varma durumunda bir statü durumu pek olmuyor. Bu da sizin bir diğer bisikletliye dolayısıyla kendinize bakışınızı şekillendiriyor.

""Sonra süremeye devam ettikçe biriktirdiklerinizi kaybediyor, biriktiremediklerinizi kazanmaya başlıyorsunuz. Vücudunuza gereğinden fazla aldığınız besinler bir süre sonra özgürlüğünüzün yakıtı olmaya başlıyor, güle güle harcıyorsunuz. Stres içinde, üstelik üstüne para vererek bir yerden bir yere hareket ederken kaybettiğiniz şeyleri de biriktirmeye başlıyorsunuz. Sadece para olarak değil, mutluluk, hoşgörü, deneyim, özgüven ve oksijen biriktiriyorsunuz. Bir ırmak üzerinden akıntının yönüne gidişinizi belirlemek yerine kendi akışınızı yaratma fırsatını görüyorsunuz. Bir yerden bir yere dilediğiniz zaman harekete geçmek, varacağınız zamanı bilmek ve planlamak...Zamanı verimli kullanmayı ve planlamayı gerektiriyor bisiklet. Bisiklet sizi doğaya, doğal olana yaklaştırıyor diğer yanıyla. Doğada misafir gibi değil sanki onun bir parçası gibi bulunmanızı sağlıyor, kirletmeden, zarar vermeden onun içinde, ona paralel onun gibi varolmayı gösteriyor size. O zaman onun olduğu gibi kalması için daha çok çaba sarfeder oluyorsunuz.

""Deneyim katıyor size bisiklet. Evden işe 30 dakika boyunca direksiyon başında giden birisi ile aynı 30 dakikada sahilde yüzüne vuran rüzgar, üstünden uçan martılar,güvercinler, sabah koşusu veya yürüyüşü yapan insanların arasından, paralelinde denizde kayan vapurlar ile birlikte bisilet üzerinde giden insanın deneyim farkını gösteriyor. Hayat içine su doldurduğunuz balon gibi, ne kadar deneyim doldurursanız o kadar genişliyor. İşte bisiklet, o değirmene su taşıyan araçlardan birisi. Gelirin eşit bölünmesi, karar verme mekanizmalarında, temsiliyette eşitlik, söz hakkı, fikir özgürlüğü gibi konularda demokrasi diyen yığınların, şehirlerde ulaşımda alan paylaşımındaki eşitsizliği ve anti demokratik durumu hiç farketmediklerini görmenizi sağlıyor bisiklet. “Demokratik Ulaşım Hakkı” dediğiniz de bakan boş gözleri görüyorsunuz. Yolda 5-6m2 alan kaplayan bir otombilin yanında 1m2 lik alanın size çok görüldüğü bir dünyada olduğunuzu farediyorsunuz. “Biraz kenardan git!” Bir süre sonra “bisiklet için bir şeyler yapmalıyım” diyorsunuz ve bir ucunda başlıyorsunuz bisiklet konuşmaya, bisiklet düşünmeye, her şeyin önüne bisikleti koymaya... Bir süre sonra bisiklet yine sizin bir şeyin daha farkına varmanızı sağlıyor ki o da şu : “Bisikletin bize ihtiyacı yok, bizim bisiklete ihtyacımız var”

""Sağlıklı bireyler, sağlıklı bir toplum, temiz çevre için, hayata daha çok yer açmak için, şehirleri otomobillerin hakimiyetinden kurtarmak, daha çok yol, daha çok otopark dolayasıyla daha çok asfalt ve beton yerine daha çok ağaç ve yeşil için,gelecek ve çocuklarımız için ihtiyacımız bisiklet.