İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde memur olarak çalışan Alkılınç, içindeki sürekli yeme içgüdüsünü hiçbir zaman yenemediğini bu nedenle de uyguladığı diyetlerden olumlu sonuç alamadığını söyledi. Alkılınç; “Askerlik sonrasına kadar kilo ile ilgili sorunum yoktu. Vatani görevimi tamamlayıp İzmir’e döndükten sonra şoförlük yapmaya başladım. İş saatlerinin belirsizliğinden kaynaklı düzensiz besleniyordum. Bir dönem de kortizonlu ilaçlar kullandım. Sonrasında kilo problemiyle birlikte, hareketlerde kısıtlılık, horlama ve diyabet baş gösterdi. Aynalara bakamaz olmuştum. Bir öğünde 7 lahmacunu çok rahat yiyebiliyordum. Bu durum psikolojimi de alt üst etti. Hangi mağazaya gitsem, kendime uygun kıyafet bulamıyordum. Ameliyat olmaya karar verdiğimde 130 kiloydum.” dedi.

Diyetlerle kilo sorununa çözüm bulamayınca İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Osman Nuri Dilek ile tanışan Serkan Alkılınç, önce Endokrin servisine yönlendirildi. Ameliyat için vücut kitle indeksi uygun bulunan Alkılınç için Prof. Dr. Osman Nuri Dilek en uygun operasyonun, tüp mide olduğuna karar verdi. Operasyon sonrasında hayatı değişen 35 yaşındaki Serkan Alkılınç, yeni bir yaşama başladı. İlk 2 aylık süre zarfında 20, 6 aylık sürede de toplam 42 kilo veren Alkılınç, 130 kilodan 88 kiloya kadar düştü.

Ameliyat sonrasındaki süreçte, beklenen komplikasyonlardan olan halsizlik, yemek yiyememe gibi hafif dozlu sıkıntılar yaşadığını dile getiren Serkan Alkılınç, şimdi çok sağlıklı olduğunu, 7 lahmacun yerken, şimdi yarım lahmacunla doyduğunu, az az ama sık sık beslenerek kendisini bir kuş kadar hafif hissettiğini söyledi. Alkılınç, bu ameliyat sonrasında diyabet ve horlamadan kurtuldu, psikolojik anlamda da çok daha rahat bir döneme girdi. Artık istediği mağazadan giyinebildiği gibi, toplum içinde yer almaktan da çekinmiyor.

Hastanın obezite değerine ve diyabetine göre yöntem belirlediklerini söyleyen İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Nuri Dilek, Alkılınç’da tüp mide operasyonunu uygun bulduklarını ve hastanın azmi sayesinde beklentilerinin de üstünde bir kilo düşüşü yaşandığını anlattı. Prof. Dr. Dilek; bu operasyonla midenin büyük kenarlarının kesilip çıkarıldığını ve böylelikle mide hacminin yaklaşık %80 oranında küçültüldüğünü söyledi. Mide hacminin küçültülmesi ile mekanik bir sınırlandırma yaşanırken, mide hareketlerinin azaltılması da kilo kaybının kolaylaştırılmasını sağlıyor. Operasyonun ardından kalan mide; tıpkı muz biçiminde bir tüpü andırdığından bu yöntem, çoğunlukla tüp mide olarak anılıyor.

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tüp mide ameliyatını, vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde olan hastalara laparoskopik yöntemle yaptıklarını anlatan Prof. Dr. Osman Nuri Dilek, operasyona; endokrin, psikiyatrist, kardiyolog, cerrah ve solunum hastalıkları uzmanından oluşan komisyonun karar verdiğini söyledi. Prof. Dr. Dilek; “Hastalara niçin ameliyat olmak istediklerini, diyet tedavisi görüp görmediklerini, psikolojik problemlerinin olup olmadığını soruyoruz. Eğer komisyon üyeleri ikna olursa, ameliyatı gerçekleştiriyoruz. By-pass’ı tercih etmiyoruz. Tüp mide ameliyatının daha fizyolojik olduğuna inanıyoruz. Dünyada yapılan ameliyatların üçte ikisi tüp mide ameliyatı. “Kelepçe” yönteminde mide yerinde duruyor, bir takım kanallar oluşturularak, dar bir mide kullanılır halde tutuluyor, böyle olunca da yapışıklıklar, fistüller ve daha pek çok sorun ortaya çıkıyor. Dünyada da zaten en çok tercih edilen yöntem; tüp mide ameliyatı” dedi.

Tüp mide ameliyatında midenin büyük bir kısmının çıkarıldığını ve ameliyat sonrasında midenin devre dışı bir bölümünün kalmadığını söyleyen Prof. Dr. Dilek, bu sayede vitamin, mineral ve elektrot eksikliği gibi durumların ortaya çıkmadığını, ameliyata bağlı komplikasyonların %1’den az olduğunu söyledi.

Operasyon sonrası cerrahların beklentisi; hastanın fazla kilolarının %60’ını vermesi… Ancak operasyonun tam anlamıyla başarıya ulaşması için; kişinin yaşam şeklini ameliyat sonrasında da tamamen değiştirmesi, yiyip içtikleri ile midesini genişletmemesi ve günlük en az yarım saatlik tempolu yürüyüşlerin bulunduğu aktif bir yaşam tarzını benimsemesi gerekiyor.

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde tüp mide ameliyatlarının oldukça yüksek standartlarda yapıldığının altını çizen Prof. Dr. Dilek, hastaların bu ameliyat sayesinde sadece fazla kilolarından değil, diyabet, kısırlık, polikistik over sendromu (PCOS) ve hipertansiyon gibi farklı sorunlarından da kurtulduklarını söyledi. Hastaların estetik kaygılardan çok, günlük hayatta normal bir birey gibi yaşayabilmek için ameliyatı göze aldıklarını söyleyen Dilek, özellikle kadınların, fazla kiloları nedeniyle aile içinde ve çevresinde ciddi sorunlar yaşadığını anlattı.

Editör: Haber Merkezi