İZ GAZETE - 597 bin metrekarelik denize sıfır Çaltılıdere arazisi İzmir gündemini son günlerde meşgul eden önemli konulardan biri. Arazinin satışı konusunda en son İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Aliağa Belediye Meclisi'nin, Çaltılıdere Mahallesi'nde 597.5 dönüm arazinin İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne satışı konusundaki önergeyi reddetmesiyle ilgili, "Bizim derdimiz Aliağa Belediyesi'nin malını almak değil, 600 dönümlük bir alanın kamuda kalmasıdır. Bizde ya da Aliağa Belediyesi'nde farketmez. Aliağa'da kaldıktan sonra bizim problemimiz yoktur" demişti.

'BİZE ORANIN SATILACAĞI SÖYLENMEDİ'

Aliağa Belediyesi Emlak Değerlendirme Komisyonu'nun belirlediği fiyat üzerinden araziyi almaya karar verdiklerini de belirten Kocaoğlu, "Araziyi almak istememizin nedeni malın kamunun elinde kalmasını sağlamak, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin rekreasyon alanı olarak düzenlemesi ve Aliağalıların hizmetini sunmaktı. Aliağa Belediyesi daha önce bize burayı rekreasyon alanı yapmak istediğini bildirmişti. Biz de 1/5000 ölçekli planlarda rekrasyon alanı olarak belirledik. Ancak 1/1000 ölçekli uygulama imar planı sürecinde bu satış işi ortaya çıktı. Bize 'Rekreasyon alanı olarak planlanmasını istiyorum. Ben buraya satacağım' denmedi" açıklamasında bulunmuştu.

AZİZ KOCAOĞLU'NA SERT ÇIKIŞ

Yaşanan son gelişmelerin ardından MHP'li Aliağa Belediye Başkanı Serkan Acar, sosyal medya hesabından bir açıklama yayınladı. Serkan Acar yaptığı açıklamada 'Kanunen biz bir ilçe belediyesi olarak bizim görevimiz olmayan hizmet alanlarında da milletimizin ihtiyaçlarını temin etmeye çalıştık. Kanunun bize yetki vermediği hizmet alanlarındaki bu ihtiyaçların büyük kısmı İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yapması gereken hizmetlerdi. Mesela ana caddelerin bakım onarımı, asfaltlanması, su ve kanalizasyon işleri, sinekle mücadele, Mezarlıklar, otoparklar Büyükşehir Belediyesinin görev ve sorumluluğu altında, bu hizmetleri Büyükşehir Belediyesinin yapması gerekiyor. Fakat biz “bu bizim görevimiz değil” demeden bu hizmetleri de, tüm olumsuzluklara ve engellemelere rağmen, Sevgili Aliağalılar’a ulaştırmaya gayret ediyoruz. Çünkü bu hizmetler yerine getirilmediğinde Aliağalılar, yani bizler mağdur olmaktayız.' dedi.

Çaltılıdere arazisi ile iligli kamuoyunda yalan ve iftira söylemlerinin yoğun dolaştığını iddia eden Acar, söz konusu arazinin peşkeş çekilmediğini arazinin rayiç fiyatın neredeyse 8 buçuk katı bir fiyatla satıldığını belirten Acar'ın son açıklaması ile kılıçlar tekrar çekilecek gibi görünüyor.

Acar'ın yaptığı sosyal medya açıklamasının tam metni şöyle; 

Sevgili Aliağalılar

Hizmetlerin ağırlıkla belediyeler vasıtasıyla millete ulaştırıldığı bir sistem içinde görev alıyor, faaliyet yürütüyor olmaktan kıvanç duyuyorum.Bu hizmetlerin büyük çoğunluğunu doğrudan gündelik hayatınıza temas eden hizmetler oluşturuyor. Böyle olması Belediyelerin hem en büyük avantajı, hem de en büyük sorumluluğu. Doğrudan gündelik hayatınıza temas ettiği için size getirilen hizmetlerin yeterli olması gerekir. Eğer gündelik hayatınızı doğrudan etkileyen bu hizmetlerden memnun değilseniz, hiçbir belediye başkanı utanmadan ,sıkılmadan karşınıza çıkmaya cesaret edemez. Belediyelerin en önemli görevi milletin layık olduğu ve milletin istediği hizmetlere kavuşmasını temin etmek, o hizmetleri milletin ayağına götürmektir.

Biz bu göreve bunları bilerek ,inanarak talip olduk. Milletimizin layık olduğu hizmetlere kavuşmasını temin etmek temel şiarımız oldu. Milletimizin ihtiyacı olduğu halde ulaşamadığı hizmetleri, ihmal edilen hizmet alanlarını tespit edip bu hizmet alanlarıyla ilgili projeler geliştirdik. Hem hizmetin ulaştırılması için, hem de geliştirdiğimiz projelerin uygulanabilmesi için gereken finansmanı temin etmek de bizim işimiz, milletimizin bize yüklediği bir görev. Bu görevi bugüne kadar yüzümüzün akıyla yerine getirdik. Rabbim bizi mahcup etmedi, hamdolsun. Kanunen biz bir ilçe belediyesi olarak bizim görevimiz olmayan hizmet alanlarında da milletimizin ihtiyaçlarını temin etmeye çalıştık. Kanunun bize yetki vermediği hizmet alanlarındaki bu ihtiyaçların büyük kısmı İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yapması gereken hizmetlerdi. Mesela ana caddelerin bakım onarımı, asfaltlanması, su ve kanalizasyon işleri, sinekle mücadele, Mezarlıklar, otoparklar Büyükşehir Belediyesinin görev ve sorumluluğu altında, bu hizmetleri Büyükşehir Belediyesinin yapması gerekiyor. Fakat biz “bu bizim görevimiz değil” demeden bu hizmetleri de, tüm olumsuzluklara ve engellemelere rağmen, Sevgili Aliağalılar’a ulaştırmaya gayret ediyoruz. Çünkü bu hizmetler yerine getirilmediğinde Aliağalılar, yani bizler mağdur olmaktayız.

Bu hizmetlerin bir kısmı da Çanakkale-İzmir yolu, köprülü kavşaklar, eğitim, sağlık, güvenlik merkezi hükümetin görev ve yetki alanındaki hizmetler. Buna rağmen biz bu hizmetlerin kimin yetki ve görev alanında olduğuna bakmadan yine “bu hizmetlere Aliağalılar layıktır” diyerek o hizmetleri sizlere ulaştırmaya gayret ettik, ediyoruz. Bu hizmetlerimizin de size ulaştırılmasında birçok engellerle karşılaştık. Bunları mazeret olarak dile getirmiyorum. Sadece bir gerçeği açığa çıkarmak için, meseleyi ve gerçekleri sizler de görün, bilin diye söylemek durumunda kaldım.

Sevgili Aliağalılar,

Ülkemiz son yıllarda ivmesi artan bir hızla hem iç, hem de dış göçe maruz kalan bir ülke. Bu iç göç kırdan şehre, Doğudan Batıya bir rota izliyor. Öyle Görünüyor ki bu hareketliliği durdurmak mümkün değil. Merkezi hükümetin alması gereken tedbirler, yerine getirmesi gereken yükümlülükler var. Bunları anlatacak, bunları masaya yatıracak değiliz. Gerekirse onu da yaparız, ama göçün bizi ilgilendiren ve acil çözüm gerektiren birkaç noktası var. Kısaca onları zikredelim. Bu sorunlardan en önemli iki tanesini arsa – arazi temini ve hizmet şeklinde sayabiliriz. Arsa – arazi üretimi hem mesken için, hem işyerleri için, hem de dinlenme – eğlenme amaçlı yerler için gerekli. Bunu temin etmek de Belediye olarak bizim görevimiz. Millete hizmet götürmek ise bizim aslî görevimiz. Belediye olarak doğrudan sorumluluk alanımızda bu ikisi olduğu için bunları saydım. Yoksa göçün kültürel uyumdan demografik yapı değişimine kadar birçok alanı ilgilendiren yönlerinin olduğunun biz de farkındayız.

Biliyorsunuz belediyelerin temel görevlerinden biri de hizmet ulaştırdıkları il yahut ilçede mesken veya işyeri için kullanılmak üzere arsa ve arazi üretmesidir. Arsa ve arazi üretiminin milletin gündelik hayatına doğrudan temas eden yönleri de var. Biz belediye olarak böyle bir görevle de yükümlüyüz.

Yine biliyorsunuz Belediyeler bir kamu kurumudur ve kamu kurumu olmaları hasebiyle Belediyelere intikal eden arsa ve araziler vardır. Belediyeler bu arsa ve arazileri hem en önemli hizmetlerinden olan mesken ve işyerleri için arsa – arazi temini için kullanırlar, hem de bu arsa ve arazileri satarak Belediyeye gelir temin etmek için kullanırlar. Bu, belediyelerin en doğal hakkı ve üstelik yapması gereken bir iştir. Eğer Belediyeler arsa – arazi üretimi ve satışı yapmazsa hem ‘’hizmet kusuru’’ işlemiş olurlar, hem de bu hizmetlerin millete ulaştırılmasında aksamalara sebep olurlar. Belediyeler arsa da satarlar, arazi de satarlar. Bunda yanlış bir şey yok. Eğer bir yanlışlık aranacaksa arazi satışından sonra yapılan imar değişikliklerine bakmak lazım. Yanlış olan arazinin satışından sonra imar değişikliği yapmaktır.

Tüm bunları neden anlatıyoruz?

Bunun sebebi gayet basit bir mesele: Çaltılıdere’deki 597,5 dönümlük arazinin satışı ile ilgili yaşanan sorunlar yüzünden bunlara temas etmek durumunda kaldık.
Çaltılıdere’deki arazinin satılmasının niçin gerektiğini soran bir Allah’ın kulu çıkmadı şimdiye kadar. Yapılan sadece tezvirat. Söylenen sadece yalan. İftiraların hiçbirinin iler tutar tarafı yok.

Niye iler tutar tarafı yok hemen izah edeyim.

Her şeyden önce kanun “hisse sahiplerinden birinin talip olması durumunda öncelikle satışın hisse sahibi talipliye” yapılacağını hükme bağlıyor. Biz kanunun bu hükmünü uygulayarak satışı hisse sahibi olan kişiye yaparsak bunda herhangi bir yanlışlık yok.
Arazinin peşkeş çekilmesi diye bir durum ise asla mümkün olamaz. Çünkü arazinin metrekaresi, rayiç fiyatın neredeyse 8 buçuk katı bir fiyatla satılmış. Bunun neresi peşkeş, onu da anlamak mümkün değil.

Arazi satıldıktan sonra imar planını değiştirmek yalanını izah etmek için açıkçası utanıyorum. Bu bilgisizlik karşısında, bu kötü niyet karşısında açıkçası hicap duyuyorum! Çünkü 597,5 dönümlük arazinin yüzde 60’ı birinci dereceden SİT alanı. Hepimiz biliyoruz ki birinci dereceden SİT alanına bir tek çivi dahi çakamazsınız! Arazinin geri kalan yüzde 40’lık kısmının ise tamamı rekreasyon alanı. Rekreasyon alanında neler yapılabileceği belli. Oraya da sadece mesire yeri, düğün salonu, kafeterya, spor alanları, aqua park gibi tesisler yapabilirsiniz, başka bir şey değil. Bu şekildeki mevcut imar planını değiştirebilecek kurumlar sadece Çevre ve Şehircilik Bakanlığı(Ak Parti) ve İzmir Büyükşehir Belediyesi (CHP). Bu gerçeklere rağmen “satıştan sonra imar planını değiştirecek” iftirasını atıyorlar.Bu sözleri duyunca onlar adına hicap duyuyor, onlar adına üzülüyorum.

Bu yalanlara, bu tezviratlara itibar edecek olursanız biz çok kötü bir şey yapmışız! Oysa meselenin aslını bilirseniz bu meselede koparılan yaygaranın “bir bardak suda fırtına koparmak”tan pek farkı olmadığını görürsünüz. Kısaca izah ettim.Aqupark,düğün salonu,spor alanları.

Tüm bunlara rağmen kimse de çıkıp “yahu kardeşim siz bu araziyi niçin satıyorsunuz?” diye sormuyor! Bu arazinin satışı tümüyle bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor! Biz bu millete hizmet için yola çıktık. Aliağalılar’ın layık olduğu hizmeti alabilmesi için herşeyi yaptık, yapıyoruz. Sayın Aziz Kocaoğlu’nun yapması gereken işleri de biz yapıyoruz. Çünkü Aliağalılar’ın mağdur olmasını istemiyoruz. Biz de Sayın Aziz Kocaoğlu gibi hizmet etmek yerine laf üretmeye çalışırsak Aliağa’yı dünya şehri yapma hedefimiz doğrultusunda yürüyemeyiz.Biz Sayın Aziz Kocaoğlu değiliz, Aliağa’nın hedefleri var.

Hem hizmetlerin aksamadan yürütülebilmesi, hem de geliştirdiğimiz bir takım projelerin daha hayata geçirilebilmesi için finansman temin edilmesi gerekiyor. Fakat hizmetlerin yürümesi ve Aliağa'nın İhtiyacı olan projelerin ivedilikle yapılması gerekiyor. Çünkü bu bizim temel görevimiz. Muasır medeniyetler seviyesine yetişmek için acelemiz var.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu “şufa” hakkını hatırlatarak bizi eleştirmiş. Küçük hissedarın İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin arazi için yatırdığı parayı ödeyerek araziyi kendilerinden satın alabileceğini söylemiş.

Tamam, bizim arazi elden çıkarmak gibi bir derdimiz yok. Bizim derdimiz hizmetlerin yürütülmesi, projelerin uygulamaya konulabilmesi. Biz araziyi İzmir Büyükşehir Belediyesine verelim. İzmir Büyükşehir Belediyesi de bunun karşılığında Çaltılıdere’deki araziye modern düğün salonları, kafeteryalar, restaurantlar, mesire ve spor alanlarının yanı sıra Kuzey İzmir’e hitap edecek bir Aquapark’ı gelecek yaza kadar yapsın. Araziyi(BEDELSİZ) İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne verelim. Arazi için vermeleri gereken para ile de Yeni Şakran’ın kanalizasyonunu yapsın. Üstelik Yeni Şakran’ın kanalizasyonunu yapmak İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin işi, onların görev ve sorumluluğu altında. Biz Büyükşehir’den para almayalım. Yeter ki İzmir Büyükşehir Belediyesi artık Aliağa için bir şeyler yapsın.

Sevgili Aliağalılar,

Aliağa’ya hizmet etmekten gurur duyuyoruz. Aliağa’ya hizmet bizim aslî görevimiz. Hizmetlerimizi aksatmak istemiyoruz. Yeni projelerle hizmet ağımızı genişletmek istiyoruz. Çaltılıdere’deki arazinin satışının en önemli sebebi budur. Gerisi laf –ı güzaftır. Aldırış etmeyin.

Selam ve hürmetlerimle…





 

Editör: Haber Merkezi