Türkiye'de sayısı 170'i bulan tutuklu gazetecilere dikkat çekmek ve 11 Eylül'de Silivri Cezaevi'nde görülecek Cumhuriyet Gazetesi yazar, yönetici ve çalışanlarına yönelik davaya çağrı yapmak amacıyla İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC), Basın Konseyi, İzmir Barosu, Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) ortak basın toplantısı gerçekleştirdi.

İGC Merkezi'ndeki basın toplantısına İGC Başkanı,TGF Genel Başkan Yardımcısı, Misket Dikmen, Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, ÇGD Genel Başkanı Tevfik Kızgınkaya, TGS İzmir Şube Başkanı Halil Hüner, İzmir Barosu Genel Sekreteri İlke Erol, İGC Genel Sekreteri Kenan Çimen ve İGC Genel Sekreter Yardımcısı Sadık Pala katıldı.

Toplantıda konuşan İGC Başkanı, TGF Genel Başkan Yardımcısı Misket Dikmen, Türkiye'de tutuklu gazetecilerin sayısının 170'i aştığını bu hukuksuzluğa dikkat çekmek amacıyla 6 örgütün ortak basın açıklaması yapma kararı aldığını söyledi. 11 Eylül Pazartesi günü Silivri'de gerçekleştirilecek Cumhuriyet Gazetesi'nin yazar, yönetici ve çalışanlarına yönelik duruşmaya basın özgürlüğünden yana olanları davet eden İGC Başkanı Dikmen, “Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğüne her geçen baskı artıyor. Bu konudaki sıkıntılarımız dünya çapında bizi de ülkemizi de halkımızı da zor durumda bırakıyor. Tutuklu gazeteciler insan haklarından yoksun, hukukla bağdaşmayacak şekilde tutuklamaları vicdanlarımızı yaralıyor. Örneğin İzmirli gazeteci arkadaşımız, Sözcü Muhabiri Gökmen Ulu, 105 gündür iddianamesi bile hazırlanmadan cezaevinde tutuluyor. Bu süre içinde sadece iki kez çocuğuna dokunabildi. Gökmen Ulu, avukat kısıtlılığı nedeniyle büyük sorunlar yaşıyor. Mektup alıp vermesi dahi engelleniyor. Hastaneye kelepçe ile götürülmüş olması onuruna dokunan olaylardan biri, öyle ki ailesine, 'Bundan sonra daha ağır hasta olsam da hastaneye gitmeyeceğim' diyor. Onurlu bir duruş sergiliyor. Bu bilinçli baskıların artık son bulmasını ve tüm gazetecilerin tutuksuz yargılanmasını diliyoruz” dedi.

‘11 EYLÜL'ÜN MİLAT OLMASINI DİLİYORUZ’

Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç de, bir an önce 170'i aşan tutuklu gazetecinin serbest kalması gerektiğini vurguladı. Çok sayıda basın kurumunun kapatıldığını vurgulayan Türenç, 11 Eylül'deki duruşmanın Türkiye'ye umut olmasını gerektiğini de kaydederek, “Biz 11 Eylül'ün milat olmasını bekliyoruz ve umuyoruz. 11 Eylül'de vicdanlar rahatlayacak, adalet yerini bulacak gelecek. Beklenen hukuk düzeninin sağlanma umudu yolumuza ışık olacak. 11 Eylül'ü hep beraber umutlu bekliyoruz. Lütfen Türkiye'de adaletli günler geri gelsin. Hukuk yine egemen olsun. Tarafsız hukuk hayatımızda rol alsın. Gazetecilikten başka işleri olmayan bu arkadaşlarımızın da bir an önce özgürlüğe kavuşmasını bekliyoruz. 2005 yılından bu yana cezaevi kapılarında arkadaşlarımızı almak için mücadele veriyoruz yılmadık yılmayacağız” diye konuştu.

‘SİYASET YARGIYA AÇIKÇA MÜDAHALE EDİYOR’

İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, Türkiye'nin 1 yılı aşkın süredir olağanüstü hal (OHAL) ve kanun hukmünde kararnameler (KHK) ile yönetildiğini vurgulayarak, “Darbeden önce de ülke torba yasalar ile yönetiliyordu. Şimdi TBMM saf dışı bırakıldı, Anayasa rafa kaldırıldı. Bunu kabul etmiyoruz. Yargıtay Başkanı ve Adalet Bakanlığı yetkilileri dahi yargıya olan güvenin zedelendiğini itiraf ettiler. Siyaset yargıya çok açık şekilde müdahale ediyor. Yargı bağımsızlığı ve basın özgürlüğünün ülkemizde hayata geçirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ancak bunu yaparsak ülkemiz kalkınabilir. OHAL ve KHK dönemi bir an önce sona erdirilmeli” diye konuştu.

Türkiye'de 170'e yakın gazetecinin tutuklu olmasını kabul etmediklerini de belirten Özcan, “Bu tutuklamalar sanki hüküm verilmişcesine infaza dönüşmüş durumdadır. Cezaevlerinde yaşanan sıkıntılar giderek artıyor. Meslektaşlarımız cezaevlerinde müvekkilleriyle hiçbir kısıtlamaya maruz kalmadan görüşebilmeli. Müvekkille yapılan görüşmeler üçüncü kişiler tarafından elde ediliyor. Bu da evrensel hukuka aykırı. Adil yargılanma hakkı çok kutsal bir haktır” diye konuştu.

‘HALKIN SAHİP ÇIKMASI GEREKİYOR’

“Gazetecilerin temel amacı haber yapmak ama gazeteciler haber oluyor” diyen ÇGD Genel Başkanı Tevfik Kızgınkaya da, şöyle konuştu

“Çarpıklığın nedeni ne? Bunu öncelikle gazeteci meslektaşlarımın tamamının bir düşünmesi gerekiyor. Gazeteci kimliği ile gazete köşelerinde topluma haber taşıdığını ifade eden kişiler için söylüyorum. Ülkeyi yönetenler toplumun halkın haber alma hakkı için çalışan gazetecileri 'hain' ve 'terörist' gibi tanımlarla yaftalayarak halkla aramızdaki güven bağını kopartıyorlar. Gazeteciler karalamaya, itibarsızlaştırmaya maruz kalıyoruz. Gerçek ve doğru haberi yaptığı için gazeteciler ya cezaevinde ya da işsiz. Halkın, haber alma hakkına ve gerçek ve doğru haber yaparak toplumun doğru bilgi almasını sağlayan arkadaşlarımıza sahip çıkması gerekir. Propagandist olarak görev yapan gazeteci kimliklilerin getirdiği bilgi kirliliğiyle toplum yanlış yönlediriliyor. Bugünkü basının yüzde 80'i siyasi iktidarın söylemleri ve görüşleri doğrultusunda görev yapıyor. Gazeteci bağımsızdır. Böyle basın özgürlüğü böyle yargı bağımsızlığı olmaz. 11 Eylül Türkiye için önemli bir gün olacaktır. Herkesi 11 Eylül'de meslektaşlarına ve mesleğe sahip çıkmak adına Silivri'ye bekliyoruz.”

‘ÖNCELİKLİ CEZA’

TGS İzmir Şube Başkanı Halil Hüner de, gazetecilerden terörist çıkartılamayacağını belirterek, Sözcü Muhabiri Gökmen Ulu ve bir çok gazetecinin iddianame bile hazırlanmadan cezaevinde tutulduğunu bunun “öncelikli ceza” anlamına geldiğini vurguladı.

Editör: Haber Merkezi