Atilla İlhan’ın şiiriyle tanıdık onları. Timur Selçuk’un bestesiyle kulaklarımızdan, benliğimize işleyen bir duygu seli oldu, yaşanan ‘ yasak aşk’ hikâyesi. Despina’nın güce taptığını, İzmir in işgal edilmesiyle birlikte, Miralay Zafiru’yla birlikteliğini ‘ ihanet ‘ olarak gömdük yüreğimize.

bir gül takıp da sevdalı her gece saçlarına 

çıktı mı deprem sanırdın ' kara kız ' kantosuna 

titreşir kadehler camlar kırılır alkışlardan 

muammer bey'in gözdesi karantina'lı despina 

İzmir’ in en zengin ailelerinden olan Muammer Bey, evli ve çocuk babasıydı. Ancak, bu zenginlikte, İzmir gecelerinde Despina ile birlikte olmak onun için sıradan bir güzellikti.

Sadık Bey, babası Hacı Ali bey den aldığı üç seccade ile İzmir’e gelmişti. Büyük şehre gelen her taşralı gibi, zengin olma hayalleri vardı. Onunkiler hayal olarak kalmadı. Kısa sürede İzmir’in en büyük halı tüccarları arasına girdi. Bu durumu gören Hacı Ali Bey de İzmir’e yerleşti. Helvacızadeler İzmir in güçlü ailelerinden biri olmuştu.  İzmir ‘de, hiç kimse onlara Helvacızade demedi.  Önce ‘ Uşaklılar ‘ sonra ‘ Uşaklıgil ‘ daha sonra da ‘Uşakizadeler’  olarak anıldılar.

Hacı Ali Bey ve oğlu Sadık Bey, bir süre sonra iki bin ( 2000 ) develik bir taşımacılık şirketi kurdu. İzmir ve Aydın arasındaki,  incir, kuru üzüm, buğday, arpa taşımacılığı onların tekelindeydi.

O dönemde kurulmaya başlanan Aydın – İzmir demiryolu şirketine de ortak olmak istediler. Geleceğin nerde olduğunu fark etmişlerdi. İngilizler ise, bu pastayı onlarla paylaşmak istemediler. Teklifleri geri çevrildi. Bunun üzerine Sadık Bey, deve sayısını dört bine çıkardı ve taşıma fiyatlarını iyice kırdı. Deve taşımacılığı ucuz olunca, terene rağbet azaldı. Demir yolları işletmesi, kendilerine ortaklık teklifi getirmek zorunda kaldı.

Sadık Bey bu denli güçlü bir sermayeye ve politik ilişkilere sahip bir insandı. İzmir’in çeşitli semtlerinde kökleri vardı.  Bunlardan birisi de Göztepe’deki Beyaz Köşk’tü.  Nazım Hikmet’in ‘bahçesinde ebruli hanımelleri açan’ köşk dediği yer işte burasıydı.

Muammer bey, Sadık Bey’in oğluydu. Şiirde adı geçen Muammer Bey, işte demin yazdığımız Uşaklızadeler ailesinin prensiydi. Babasının işlerini devir aldıktan sonra, bir tablo kadar güzel olan Adviye Hanım ile evlendi. Adviye Hanım’ın babası Sadullah Daniş Efendi de çok zengin bir şahıstı. O kadar zengindi ki, İzmir deki Kızlarağası Hanı onun mülklerinden sadece bir tanesiydi. Üstelik bu hanı satıp, parasını kızına çeyiz olarak verecek kadar da bonkördü. Han yabancıya gitmedi. Avdiye Hanım’ ın kayınpederi Sadık Bey Hanı satın aldı.

Bu arada Muammer Bey işleri iyice büyüttü. İngiltere ve ABD arasında deniz taşımacılığı yapan İngiliz Portsmouth şirketinin ortağı oldu.

çapkın gülüşü şöyle faytona binişi kordelia'dan 

ne kadar başkaydı her kadından her bakımdan 

sınırsız bir mutlulukta uyuturdu muammer bey'i 

ustalıkla damıttığı o tantanalı aşklarından 

Bunca çalışmanın ve paranın bir karşılığı olmalıydı. İzmir gecelerinin en çok istenen sanatçısı, güzeller güzeli Karantinalı Despina bunca paraya kayıtsız kalmadı. Kısa boylu, biraz şişman Muammer Bey, Despina’nın koynunda uyumaya bayılırdı.

işgal altüst etti nasıl da izmir'de her şeyi 

öğrendi kullanmasını despina bu yanlış geceyi 

körfez'de parıldayan yunan zırhlılarına karşı 

miralay zafiru'yla ispilandit palas'ta sevişmeyi 



gemi sinyallerinin gece bahçelere yansıması 

havuzda samanyolunun hisarbuselik şarkısı 

demlendikçe yalnızlığı aydınlanıyor muammer bey 

olmayacak şey bir insanın bir insanı anlaması

Muammer Bey’ in bu mutluluğu İzmir’in işgaline kadar sürdü. İzmir Yunanlılar tarafından işgal edilince, Karantinalı Despina da İşgal kuvveti komutanı Zafiru’nun sevgilisi oldu.

Bu hikâyeyi önemli yapan ayrıntı, Muammer Bey’in kızının adında saklıdır. Modern bir eğitim almış olan Latife Hanım, Muammer Bey’ in kızıdır. İzmir’in kurtuluşunda, Mustafa Kemal’ i Göztepe’deki köşklerinde ağırlayan, sonra da Mustafa Kemal ile evlenerek Atatürk’ ün eşi olan Latife Hanım, Muammer Bey’in öz be öz kızıdır.

- - -