En son söyleyeceğimi başlığa koydum zaten: Böyle giderse, hepimizin sonu o heykel gibi olacak.

Önce protesto ettiler…

Türkiye’de toplumun büyük çoğunluğunda infiale sebep olan, taciz, tecavüz olaylarında hiçbir eylem ya da açıklama yapmayan, hatta ‘bir kereden bir şey olmaz’ ‘hepimiz ensarız’ çizgisinden sapmayan Ak Gençler, İzmirspor Metro Durağı’ndaki ‘çıplak heykel’i ‘18 yaşından küçükler için olumsuz örnek teşkil ediyor’ diyerek protesto etti.

Sonra zincire vurdular.

Onca savaş, yoksulluk, geleceksizlik kaygıları içerisinde vatandaş Ak Gençliği pek ciddiye almayınca, bu kez AKP Karabağlar Meclis Üyesi heykele zincir vurdu, Biz vatanını, milletini seven insanlarız. Asla sizin Gezici gençleriniz gibi yakıp yıkmayız” dedi.

Yetmedi, 98 yaşında bir vatandaş sırf ‘bu heykelden Müslümanları korumak için’ Erzurum’dan kalkıp geldiğini söyledi.

Ve nihayet yıktılar.

Dün akşam saatlerinde ise ‘öfkeli’ bir vatandaş elindeki balyozla defalarca vura vura heykeli yıktı.

Şimdi ne olacak?

AKP’liler heykelin yeniden yapılıp yapılmadığını takip edecek.

Eğer belediye kamu malına zarar vermekten şahıslar hakkında işlem başlatıp heykeli de yeniden yerine koyarsa, AKP’liler her zamanki gibi heykel meselesi üzerinden top çevirip gündemdeki başkaca birçok konunun üzerini örtmeye çalışacaklar. Gün geçtikçe Akit’i, Sabah’ı vesairesi de Yeni Asır’ının yanına eklenerek mesele yurt sathına yayılacak. Baktılar bu konu üzerinden ekmek yeniyor, önce ‘İzmirli’ ‘Başbakan’ (hem İzmirli kelimesini hem Başbakan kelimesini tırnak içine almakta beis yok) sonra belki ‘dünya lideri’ Erdoğan bu ‘hain’ heykel hakkında açıklama yapacak. Karşıyaka Belediyesi’nin 8 Mart afişlerine dair açıklama yapan, Kars’taki heykele ‘ucube’ diyen Erdoğan için ‘yok ya böyle konularla ilgilenmez’ diyebilir miyiz?

Sonra, -hatta başından beri- heykel yıkan zihniyetleri vatandaşa IŞİD’i hatırlatmasın diye, bizi putperest olmakla suçlayacaklar. Bunu Gezi’deki ‘türbanlı bacı’ yalanları ile yeniden soslayacaklar. Yalan olduğu defaten ortaya çıkmasına rağmen, ‘camide içki içenler’ vs diye hem geçmişin sağlamasını yapacaklar hem bugünden vuracaklar.

Adolf Hitler’in –ki Erdoğan yakın zamanda başkanlık sistemine dair örnek olarak Hitler’i gösterdi- Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in dediği gibi: “Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız insanlar ona o kadar fazla inanırlar” Yollarından yürüyorlar.

***

Heykelden daha önemli gündemlerimiz yok mu? Gündemi belirleyen biz olabilsek kuşkusuz var. Ama gündemi belirleyenler buradan yükleniyorsa kaçak dövüşmenin bizi vardıracağı durak ‘İzmirspor Metro Durağı’dır.  O durak belki de bizi bekleyen karanlık günlerin ilk durağı olacaktır. O günler gelirse, hafızası yerinde olanlar belki de ‘İşte o heykeli yıktırmayacaktık’ diyecektir.

***

Yeri gelmişken söylemekte fayda var: Binali Yıldırım’ın ‘Başbakan’ olmasının İzmir’in önündeki engellerin kalkmasına vesile olacağına dair umut yayanlar bilmelidir ki, Binali Yıldırım’dan sonra İzmir’in karşılaştığı ilk şey; heykelinin balyozla yıkılması ve yıkan zihniyetin Büyükşehir Belediye Başkanı’yla buradan hesaplaşmak üzere kılıcını çekmesi olmuştur. Ki bu zihniyet bir koyup kırk almayacaksa zaten İzmir'in önünü falan da açmayacaktır. 

Uzunca zamandır aynı Metro İstasyonu’nda duran heykelin bugün hedef alınmasındaki cesaretin kaynağı, Binali Yıldırım’ın Truva Atı’nın yeni hedeflerinin sağladığı motivasyondur. Bu ‘eylem’ Truva Atı yola ‘yeni’ çıkmışken, bir boy ölçme girişimidir aynı zamanda. Yani 'mesele heykel meselesi değil'... 

IŞİD zihniyeti boyunun ölçüsünü almaz da bu ‘eylem’den ‘başarı’ ile çıkarlarsa; başta şehri yönetenler olmak üzere, hepimizi bir sonraki istasyonda iyi şeylerin beklemediği açıktır.

Başta söylediğimi tekrar edeyim: Böyle giderse, hepimizin sonu o heykel gibi olacak.