Kelimelerle haddinden fazla uğraşınca hafıza kimi zaman buna yenik düşebiliyor. Alfabeyi ezberlemek şimdilik bu yenilgiye dâhil değil.

AKADEMİSYEN: Hırsızı, katili, tecavüzcüsü, canlı bomba intiharcısı bir fısıltı kadar uzağımızda dururken barış isteyen akademisyenler hapishanede. Böyle giderse içerisi dışarıdan daha güvenli olacak.

BARIŞ: Hemen şimdi. Acilen!

CUMARTESİ:  Bu ülkede anneler günü cumartesidir. Galatasaray Meydanı yıllardır onların ellerindeki fotoğraflara bakar durur.

ÇOCUK: 23 Mart’ta Çocuk İstismarını Önleme Komisyonu’nun kurulması için yapılan oylamadan “hayır” sonucu çıktı. Bu cümleyi defalarca okuyunuz.

DÜNYA: Yıkık bir dünyayı yeniden yaratmak, sahi bu kimin fikriydi?

EYVAH:  Hayatımdaki en mühim ünlem. Sevdiğim şarkıları duyunca bunu söylüyorum. Gerisi hep endişe ve korku.

FERYAT: Figân. Sevdiklerimiz için. O kalabalıklarda.

GÜL: Pek zenginimiz Ali Ağaoğlu, İstiklal Caddesi’ndeki bombalı saldırıdan sonra “ortanca hanımı”nı da alıp olay yerine gitmiş. “Millet fakir, karanfil bırakıyor. Ben gül bıraktım.” diye açıklama yapmış bir de.  Karanfilin gülden hakkını alacağı bir gün var elbet.

YUMUŞAK G: Ötekileştirmeyelim.

HUKUK: Kitapta durduğu gibi durmuyor.

ILGIN: Eskiden bir ılgın ağacı görmek için yollara düşerdim. Ne şahane bir dertmiş.

İNSAN: “İnsanın insandan korkmasına karşıyım.” demiş annemiz Sennur Sezer.

JENERİK: Cem Karaca şarkıda diyor ki: “Doğarken ağladı insan. Bu son olsun, bu son.” Jenerikten anlamalıydık bu hayatı.

KADIN: Çünkü, çiçek babandır.

LÜZUM: Günler ağır. Sarılmaya, birbirimizin yanında olmaya ve iyi şeyler hissetmeye gerek var.

MÜLTECİ: Berlin’de bir duvar yazısı: “Siz buradasınız çünkü biz ülkenizi yıkıyoruz.”

NEM: Leblebiden de kapılır. Artık bütün toplum olarak hâlimiz bu.

OLASILIK: Her an her şey olabilir.

ÖYKÜ:  Bir dünya öykü var. Ama en güzelini Ümit ve Ezgi anlatmış.

PENCERE: Herkes kendi penceresinden izliyor sokağı. Ölüler, çöpler, duvar yıkıntıları, ölüler, çocuklar, meçhul ve ölüler. Sokağın sesi varsa perdeyi çekmenin gürültüsü vardır.

RESİM: Eskilerine bakıp bakıp “Benim içimde çok eski bir ağaç öldü.” demişliğim vardır.

SARHOŞ: Olmak istiyoruz bazen. Gayet akıl işi.

ŞİİR: Sahici elden sahici şiir çıktığına inanıyorum.

TİYATRO: 27 Mart’ın ardından “Bu dünya bir tiyatro sahnesi.” deme hakkımı kullanıyorum. Tiyatro, sokakta güzel.

UÇURUM: Umutsuzluk çok büyük bir uçurum. Düşmeyelim.

ÜNLEM: Dikkat! Bu ülkede yaşamak tehlikelidir.

VAKIF: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, 45 erkek çocuğuna tecavüz skandalıyla gündeme gelen Ensar Vakfı için “Bir kereden bir şey olmaz” diye açıklama yapıp bu vakfa sahip çıktı. Unutma.

YASAK: Katliamlardan sonra hoooopp hemen bir yayın yasağı. Misal yani. Bunu burada yazdım ama bu da mı yasaktı?

ZERRE: Umut ve direnç önemli. Hele ki bu vakitte. Zerre eksilmesin.