Küresel İklim Değişikliği ve Tarım Sempozyumu'nda konuşan Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Ferdan Çiftçi, "Kyoto Protokolü, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve devam eden görüşmeler, anlaşmalar, küresel ısınma vardır, yoktur tartışmalarıyla bugüne geldik. Yaşam bunu bize yaşatarak öğretiyor. Tarımsal iklimde ekstrem meteorolojik olayların daha sıklıkla yaşanır olduğunu görüyoruz" dedi. Kar yağışı konusunda hazırlıksız olan Menderesli çiftçilerin seralarında da ciddi hasar olduğunu belirtti.

Tarım öğretiminin 171. yılı kutlamaları ve Tarım Haftası etkinlikleri kapsamında Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi'nin organize ettiği Küresel İklim Değişikliği ve Tarım Sempozyumu Tepekule Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi. Sempozyum'un açılış konuşmasını Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Ferdan Çiftçi gerçekleştirdi. Güneşiyle ünlü İzmir'de yağmurlu ve karlı bir günde iklim değişikliği sempozyumunun gerçekleştirilmesinin ironik olduğunu söyleyen Çiftçi, " 171 yıllık bir geleneği, uygun bir şekilde ona yakışır bir şekilde kutlamak ve anmak gerektiğini düşündüğümüz için etkinlikleri önemsiyoruz. Katılım konusunda sıkıntılarımız oluyor. Hava muhalefeti iş güç ya da önemsememe olabiliyor. Gelen arkadaşlarıma teşekkür ediyorum" dedi.

Sempozyumda küresel iklim değişikliğinin tartışılacağını söyleyen Çiftçi, "Aslında 90'lı yıllarda tartışılmaya başlandı. Kyoto Protokolü, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve devam eden görüşmeler, anlaşmalar, küresel ısınma vardır, yoktur tartışmalarıyla bugüne geldik. Yaşam bunu bize yaşatarak öğretiyor. Tarımsal iklimde ekstrem meteorolojik olayların daha sıklıkla yaşanır olduğunu görüyoruz. Don olayını geçtiğimiz yıllarda 20-23 Nisan tarihlerinde sıklıkla yaşar olduk. Eskiden 5-10 yılda bir olan meteorolojik olaylardı. Üretici çiftçi bundan daha çok etkileniyor" dedi.

Çoğunlukla yağış miktarının dikkate alındığını söyleyen Ferdan Çiftçi, "Miktar konuşulurken, tarım için ne anlam ifade ediyor. Su varlığının yeterli olduğunu ifade ediyor. Ne kadar yaradı, hangi dönemde yağış düştü, yarar mı zarar mı getirdi? Mersinde gördük, zarar getirdi. Dün de Menderes'teydik, kar yağışı nedeniyle ben arkadaşlarımla orayı dolaştım. Seralar ciddi zarar görmüştü. İzmir üreticisinin buna ilişkin deneyimi yok çünkü. O nedenle zarar oluştu. İzmir'de 17 bin dekar örtü altı üretimin 11 bin 900 dekarı yüzde 63'ü Menderes'te. Üreticilerin zararlarının tazmin edilmesi gerekiyor. Onların suçu değil. Burada çok fazla kar yükü hesaplanarak yapılan seracılık yok. Çoğunun tarım sigortası yok olanlarda da kar primi yok" diye konuştu.

 

"Tarımda gerçek politikalar üretilmesini istiyorum" diyen Ege Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümit Erdem ise şöyle konuştu:
"Tarım toprağı olmadan tarım yapamazsınız. Çiftçiler olmadan tarım yapamazsınız. Ziraat mühendisleri olmadan yine yapamazsınız. Her köye bir mühendis deniyordu şimdi apayrı işlere dönüştü. Ziraat mühendislerinin her köye bir insan olarak gitmelerini sağlarsak zaten mühendisler yetmez. Eğer bu değerlerle hareket etmezseniz ortaya çıkacak şeyi de söyleyeyim, dün haberini aldık AB'den 90 bin ton buğday alıyoruz. Anlaşma imzalanmış saklıyorlar. Sen Amerika'nın rekolte ve ürün deseni önerileriyle Konya'daki buğday alanlarını pancara açarsan, durum buğdayını İtalya işlemekte ise, işte bu günlere geliriz."


"ASIL ÇÖZÜM AĞAÇ DİKMEK"
Ege Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nuri Azbar, iklim değişikliğinden ne anlaşıldığı konusunda emin olmak gerektiğini belirterek, "Biz Türkiye olarak iklim değişikliği konusunda küçük bir delikken kovanın dibi çıkmış durumda. ABD, Çin, Hindistan, Pakistan. Çin'e baktığınızda neredeyse her hafta kömüre dayalı bir termik santral açılıyor. ABD'nin California Eyaleti Valisi seçildiği dönemde Arnold Schwarzenegger, hidrojenle çalışan araçlar satın alınsın diye istasyonlar kurarken, şimdi iklim değişikliği kelimelerinin yan yana kullanılması yasaklandı" diye konuştu. İnsanoğlunun yüzyıllardır uzayla ilişki içerisinde olduğuna dikkat çeken Azbar, "Burnumuzun dibindeki uzaylı biziz. Virüs gibi zararlı şekilde bu gezegende yaşıyoruz. Konfora dayalı yaşam faaliyetimizin özünde iklim değişikliğinin sebebi biziz. Karbon dioksit üreten yakıtlar yerine karbondioksit tüketen yakan teknolojiler kullanmak mümkün. Bilinçsiz tarım ciddi bir sorun. Sanayileşme atılımları da bilinçsizce yapılıyor. Türkiye'de 125'e yakın termik santral imzası atıldı. Yerli kaynakları kullanalım diyorlar ama kömürden bahsediyoruz. Kyoto Protokolü'ne taraf olmuş bir ülke 180 derece geriye hareket ediyor. Tüketim eğilimi artıyor. Her evde 2-3 araç var" dedi. Küresel iklim değişikliği ile mücadelede ağacın öneminin gözardı edildiğini söyleyen Azbar sözlerini şöyle sürdürdü:
"Uzaya lens atmayı, kutuplara perde çekmeyi, okyanustaki tuzdan bulut yapmayı planlayanlar ağaç konusunu konuşmuyor. Asıl çözüm ağaç dikmek. TEMA Vakfı yıllardır 'ağaç kesmeyin' dedikçe biz kesmeye devam ettik."

Editör: Haber Merkezi