Yılmaz Özdil'in Sözcü Gazetesi'nde bugün yayınlanan 'Bize iman veriyor, hür vatanın hür sesi' başlıklı köşe yazısı şu şekilde: 

Mayıs 1919.
İzmir'in işgal edileceği kesinleşmişti.
Yunan postalı vatanımıza basmak üzereydi.
Mustafa Necati bey, İzmir Atatürk Lisesi öğretmeniydi.
“Bu kadar kolay olamaz, olmamalı” dedi, için için kaynayan İzmir'in yurtseverlerine haber saldı, “mektepte buluşalım!”

*

Süleyman Ferit (Eczacıbaşı) bey, miralay Kazım (Özalp) bey, miralay Süleyman Fethi bey, Moralızade Halit bey,
Vasıf (Çınar) bey, Ragıp Nurettin (Ege) bey, (Gavur) Mümin bey, gazeteci Hasan Tahsin bey… İsimlerini tek tek buraya sığdıramayacağım öğretmenler, doktorlar, avukatlar, tüccarlar, liman işçileri… Mektepte buluştular.

*

İlhak-ı Red Heyet-i
Milliye kuruldu.

*

Protesto mitingi kararı alındı.
Bildiri yayınlandı.
El ilanı şeklinde basıldı.
Daha mürekkepleri kurumadan, İzmir Atatürk Lisesi öğrencileri tarafından, en başta Konak ve Kordon, tüm İzmir'de dağıtıldı.

*

Şu yazıyordu…
“Ey bedbaht Türk!
Wilson prensipleri unvan-ı insaniyetkaranesi altında senin hakkın gasp ediliyor, namusuna saldırılıyor. Buralarda Rum'un çok olduğu, Türklerin Yunan ilhakını memnuniyetle kabul edeceği söyleniyor. Bunun neticesi olarak, güzel memleketin Yunan'a verildi! Şimdi sana soruyoruz: Yunan hakimiyetini kabule taraftar mısın? Artık kendini göster. Tekmil kardeşlerin Maşatlık'tadır. Oraya yüzbinlerle toplan, ezici çoğunluğunu bütün dünyaya göster. İlan ve ispat et: burada zengin, fakir, alim, cahil yok, burada Yunan hakimiyetini istemeyen ezici çoğunluk var. Bu sana düşen en büyük vazifedir, vazifeden geri kalma. Acı duymak fayda vermez. İlhak-ı Red Heyeti Milliye'nin çağrısına uy, binlerle yüzbinlerle Maşatlık'a koş!”

*

14 Mayıs 1919.
Hava ağır ağır kararırken, bugün Bahribaba parkı olarak bilinen Maşatlık'ta iğne atsan yere düşmüyordu. Kadın erkek çocuk, İzmir adeta nehir gibi akmıştı. Körfezde işgal gemileri son hazırlıklarını yapıyor, Karşıyaka'nın fenerleri gözyaşları gibi parlıyordu. Hukuk-u Beşer gazetesinin sahibi ve başyazarı Hasan Tahsin kürsüye çıktı, “boyun eğmeyeceğiz” dedi, “canımızı vereceğiz, vatanı vermeyeceğiz” dedi. Kalabalık kah ağlayarak, kah haykırarak, dalgalanıyordu, Maşatlık'tan yükselen uğultu şehrin sokaklarına imbat gibi yayılıyordu. Son konuşmayı Mustafa Necati bey yaptı. Doğma büyüme İzmir çocuğuydu, mezun olduğu İzmir Atatürk Lisesi'nde, o zamanki adıyla İzmir Mekteb-i Sultanisi'nde öğretmendi. Kürsüye çıktı, üzerinde yelekli siyah takım elbise, kravat, başında kalpak vardı, meydanı çın çın çınlatan şu unutulmaz sözleri söyledi: “İzmir Yunan'a ilhak ediliyor, işgal başlıyor. Bu akşam, güzel İzmirimizde son ve tarihi akşamımızdır. Ayaktayız. Vakar ve sukunetinizi muhafaza ediniz. Vatan ordusuna iltihaka hazırlanınız. Teslim olmayacağız!”

*

Ertesi sabah, 15 Mayıs 1919.
Yunan, İzmir'e ayak bastı.
Hasan Tahsin dediğini yaptı.

*
Ertesi sabah, 16 Mayıs 1919.
Mustafa Kemal, Bandırma vapuruna bindi.

*

İzmir Atatürk Lisesi…
Kuvayi milliye'dir.

*

Milli mücadelenin ilk direniş bildirisi orada yazıldı, milli mücadelenin ilk direniş mitingi orada örgütlendi.

*

Öğrencilerinin tamamı şehit veya gazi olduğu için, Çanakkale Savaşı'nda ve Kurtuluş Savaşı'nda mezun veremeyen lisedir… Bu tescilli özelliğiyle “Devlet Şeref Madalyası” ve “İstiklal Madalyası” verilmesi için resmi talepte bulunan Türkiye'deki ilk ve tek lisedir.

*

Lozan'dır İzmir Atatürk Lisesi.
Montrö'dür.
Bir kapısıyla memleketin tapusudur.
Bir kapısıyla İstanbul Boğazı'dır, Çanakkale Boğazı'dır.

*

Türkiye Cumhuriyeti haritasıdır.

*

Mustafa Necati bey… Mustafa Kemal'in yol arkadaşıdır, harf devrimini gerçekleştiren, tevhidi tedrisat devrimini gerçekleştiren, ortaöğretimi parasız hale getiren, yabancı okulları denetim altına alan, köy enstitülerinin temelini atan milli eğitim bakanımızdır. Henüz 35 yaşındayken rahmetli olduğunda, Atatürk'ün adeta dövüne dövüne “ah Necati, ah Necati” diye
ağladığı tek kişidir.

*

Öğretmenleri ve öğrencileri itibariyle bakarsak… Efsane belediye başkanımız Behçet Uz mesela, oradan mezun oldu, İzmir Atatürk Lisesi olmasaydı, İzmir Fuarı olmazdı.

*

İlk Türk operasının bestecisi Adnan Saygun, İzmir Atatürk Lisesi'nde müzik öğretmeniydi. Sözleri Süleyman Sevgel'e ait olan marşımızın bestesini o yaptı.

*

Bize iman veriyor
hür vatanın, hür sesi
ebediyen var olsun
İzmir Atatürk Lisesi

*

Şükrü Saracoğlu, Şemsettin Günaltay, iki başbakan, dört milli eğitim bakanı, 12 bakan, iki genelkurmay başkanı çıkardı.

*

Ahmet Haşim
Halid Ziya Uşaklıgil
Necati Cumalı
Neyzen Tevfik
Hanri Benazus
Salah Birsel
Samim Kocagöz
Şadi Çalık
Selim Sırrı Tarcan
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Attila İlhan
İzmir Atatürk Lisesi olmasaydı, hayatımızda olmazlardı.

*

Türkiye'nin özetidir.

*

Atatürk, başöğretmenimizdir.

*

Bu gördüğünüz fotoğraf, 1 Şubat 1931'de İzmir Atatürk Lisesi'nde çekildi. Kahraman liseyi onurlandırmak isteyen Atatürk, bizzat geldi, öğretmen olarak sınıfa girdi, matematik dersi verdi.

*
1886'dan beri, 40 binden fazla mezunu var. Övünmek gibi olmasın, biri de benim… Doğrusunu isterseniz, hangi üniversiteden mezun olduğumuzun pek önemi yoktur, ömrümüzün sonuna kadar, madalya gibi taşırız, bizzat Atatürk'ün ders verdiği sınıfların öğrencisiyiz, kuvayi milliye'nin kalesi, devrimlerin bekçisi, fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür, İzmir Atatürk Liseliyiz.

*

Ve öğreniyoruz ki, Bilal'in vakfına tahsis etmişler bizim sınıfları… Minicik çocuklara takke makke giydirmişler, “değerler eğitimi” ayaklarıyla tarikat türevi eğitim veriyorlarmış.

*

Sen orayı takunyalı şeyhin tekkesi mi zannettin emmioğlu?

*

Yazı uzun oldu, anlamakta güçlük çekenler için, halk arasındaki tabirle, Bilal'e anlatır gibi tane tane anlatayım…
Defolun okulumuzdan kardeşim!

Editör: Haber Merkezi