Hayatındaki yoklukların yerine, hayalindeki ışığın hikâyelerini koyan Bilgin ile yoldaşı, iç sesi kedi Anton’un romanı “Ve Yokmuş”; okurun yönünü,içimizdeki ötekilere çeviriyor.

“O ışığa ne zamandır bakıyordu? Onu ilk ne zaman görmüştü? Baktığı hep aynı ışık mıydı? On yıldır bu binada oturuyordu ama bu odada doğmuştu saki. Doğduğunda kırk yedi yaşındaydı ve gördüğü şey, o çok uzaklarda belli belirsiz yanan ışıktı. Hayatının böyle başlamasını ne kadar çok isterdi…”

Handan Gökçek’in yeni romanı “Ve Yokmuş”ta başkahraman Bilgin, istediği gibi başlamayan hayatını, istediği kahramanlarla ve hikâyelerle sürdürüyor. 12 Eylül darbesinin iç dünyasında yarattığı yıkım, Bilgin’in yaşamını şekillendiriyor. Mesai saatleri lüks bir otelin döner kapısı önünde geçen Bilgin, gözleri önünden akan dünyayı hayallerinde dönüştürüyor. Gökçek kahramanından, “Ne zaman lüks bir otelin önünden geçsem kapıda duran, kurşun askerlere benzeyen adam dikkatimi çekerdi. Yanı başında dönen bir kapı, önünde hızla akan bir dünya ve bütün bu hareketin tam ortasında duran bir adam... O adamın hayatına girmek istedim” diye söz ediyor. Gökçek, aklını kurcalayan o adamın ve “canımı yakan bir dönem” dediği 12 Eylül’ün hikâyesini “Ve Yokmuş”ta bir araya getiriyor.

“Ah Mana Mu”da mübadillerin, “Elenika”da Rumların dramına odaklanan yazar, “Diğer iki romanımda ötekiler vardı; bizim dilimizi konuşmayanlar, aynı din olgusunu paylaşmayanlar. Bu romanda içimizdeki ötekileri anlatmak istedim” diyor.

Yazar, yeni romanını 7 Haziran 2017 Çarşamba, 18.00-20.00 saatlerinde İzmir Alsancak’taki Yakın Kitabevi’nde imzalayacak.

 

Editör: Haber Merkezi