Üniversitede atletizm takımında olduğunu, maratonlara katıldığını belirten Balbay, bu yürüyüş için antrenmanlı olduğunu söyledi. Yürüyüş boyunca farklı görüntülere şahit geldiğini söylerken bunu örneklendirdi. “Yürüyüşteyken tekerlekli sandalyeli bir yurttaş, yanında da onu iten görme engelli bir yurttaş. Biri ötekiyle birlikte bütünleşerek yürüyorlar. Biz de burada olmak istedik diyorlar, sonra onlarla birlikte yürürken gurubun sonuna kalmışım hemen arkada çevik kuvvet var hatta bulmaları zor olacağı için söylüyorum onların içerisinden de fotoğraf çektirmek isteyenler oldu. Bu yürüyüş onlar için de beklenti ve sempati uyandırdı.” dedi.

SAHİBİ HALKTI

“Benim açımdan birinci sorumluluğum bu yürüyüşü hem en iyi şekilde nüfuz etmek, en iyi şekilde katılmak ve gücümüz yettiğince de duyurmak ve çoğaltmaktı. Bu yürüyüşü başlatan, bu yürüyüşü başarıyla götüren, bu yürüyüşün finalinde Türkiye’yi kucaklayan bir söylemle finalini yapan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur, bu yürüyüşün sahibi ise halktır. Bu çok değerlidir. Dünyanın en güçlü eylemini yapsanız bile  o eylem halkın benimsediği kadardır. Bu yürüyüş yakın geçmişimizdeki Cumhuriyet Mitingleri ve Gezi Direnişi ile ister istemez karşılaştırıldı. Oralardan 3 büyük farkı vardı. Bir, Cumhuriyet Mitingleri ve Gezi Direnişi bir hayır hareketiydi, böyle gitmez hareketiydi.Stratejisi yoktu. İki, o yürüyüşlerin bir lideri yoktu.Burada Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı vardı. Üç, hem Cumhuriyet Mitinglerinde hem de Gezi Direnişi’nde siyasal bir önderlik yoktu”

Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının bardağı taşıran son damla olduğunu ifade eden Balbay, yürüyüşe başlama aşamasında gözünün önüne Deniz Gezmişin Samsun’dan Ankara’ya yaptığı 380 kilometrelik bağımsızlık yürüyüşü, Maden-İş Sendikası’nın Zonguldak’tan Ankara’ya yaptığı Maden Yürüyüşünü’nün, dünyada Gandhi’nin Tuz Yürüyüşü’nün geldiğini ifade etti.

'BU DEVLET AKP ÇUVALINA SIĞMAZ'

Gökhan Kafalı’nın 15  Temmuz Darbe Girişiminin  yıldönümünün yaklaşıyor olması ile “Adalet Yürüyüşü”nün bir rövanşı niteliği taşıyıp taşımadığı sorusuna karşılık, “Hem iktidarın söylemi hem yol boyunca AKP’ye oy vermiş insanların Rabia işaretiyle bizi protesto etmesinde tablo şuydu, topluma kucağını açan biz, gerilim yaratmak isteyen iktidar, bu ülkede hep birlikte yaşayalım yelpazesini açan biz, bizim dışımızdaki herkes teröristtir diyen onlar. Biz 15 Haziran’da başlayıp 9 Temmuz’da noktaladığımız ardından da 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin yıldönümü çerçevesindeki toplumsal hareket bütün bunlara baktığınızda aslında bu ülkede müthiş bir iç gerilim yaşanmış olması gerekir ama her şeye rağmen bir arada yaşama duygusu daha önde. Bunu artık “Hak, Hukuk, Adalet” diyenler temsil ediyor. İktidarın bu agresifliğini yumuşatıp eritme görevi de halka düştü. 9 Temmuz mu büyük 15 Temmuz mu büyük tartışmasına girmeyeceğiz. 15 Temmuz’daki gerçekten halkın protestosu da bizimdir. Ancak bugünkü iktidar 15 Temmuz’un bütün yönleriyle ortaya çıkmasını sağlamak yerine 15 Temmuz’u kullanmak, 15 Temmuz üzerinden devleti tümüyle partileştirmek istiyor. Bu devlet AKP çuvalına sığmaz. Birçok şeyi çaldınız ama insanların vicdanını ve meydanları çalamazsınız.Maltepe Mitingi’ni çalamadılar” dedi.

BAM TELİ

Milyonların katılım gösterdiği “Adalet Mitingi” sonrasında olacak değişikliklerin sorulmasına karşılık,“Bu miting bir anlamda bam teli. Biz Ankara’dan İstanbul’a sadece yürümedik aynı zamanda geleceğe yürüdük. Yakın gelecekteki en önemli tarih 2019. Bu yürüyüşün özü belli bir yürüyüş. Geçmişteki toplumsal çıkışların stratejisinde böyle bir şey yoktu. Bu yürüyüş 2019 seçimlerini almalı.Bu yürüyüşün ruhu, toplumu adım adım nakış gibi işleyip 2019 seçimlerinin tartışmalı olmayacağı bir zeminin yaratılmasını sağlamalı” dedi.

Editör: Haber Merkezi